Yapraklar süzülerek düşüyorlar
Rüzgarların hafif dokunuşlarında
Sonbaharın renkleri gidiyor
Başka bir mevsimin başlangıcına
Hışırtılı sesler çıkartıyor ayaklarımız
Herbir adımda geçmişte kalan hayallerimiz
Bir sonraki yeşerişi beklemek üzere
Terkediyor ümitlerimiz
Hiç sevememiştim oysa çıplak ağaçları
Toprağı örten kurumuş yaprakları
Bulanık gökyüzünü ve kuşların göçetmelerini;
Soğ
Gökten iki melek dustu;
Biri kisin beyaz kardeleni,
Digeri yazin mavi denizi.
Kardelendi kisa meydan okuyan,
Dimdik ayakta gokyuzune uzanan.
Hikayesi bitmeyen, her kar tanesinde yeniden filizlenen.
Gokyuzunun armaganiydi mavisi.
Ucsuz bucaksiz herkezin rengi,
Her yazin vazgeçilmezi,
Hikayesi bitmeyen, her mevsimin sevgilisi.
12-28/08/2013
Taşra'da geçirdiğim yıllardan sonra, yeniden büyük şehre taşınmıştım. Her şey hızlı geliyordu bana, insanların yürüyüşü, belediye otobüsleri, dolup boşalan duraklar, kaldırımlar, alış veriş merkezleri Kalabalık beni korkutuyordu, insan sakin bir hayata alışıyordu taşrada. İlçeler en az hizmet alan yerlerdi ve büyükşehirlerdeki kaldırımlar, yollar, hatta çöp tenekeleri bile lüks görünüyordu bana.
Yıllar
O sıcak yaz günlerinde yoktun
Taş, toprak bile kaynardı sanki
Kediler, kuşlar etrafta baygın
Rengârenk uçurtmalar tellerde
Kaldırımda oturan çocuklar
Gülüşürlerdi..
Perdeyi aralayıp baktım sokağa
Uzun zaman geçmesine rağmen
Sanki akşamüstü dönüş yolunda
Gelişin vardı
Hep aklımdaydı yüzün
Sakin ve mütebessim çehren
Sesin kadifeden
Saçların rüzgârlı bahçeler gibi
Dalgalı, savruk
Gidişin gibi değildi sanki sana ait hi
Kadın %60 dedi şansın. Belki yarın için belki bir saat için. Seninle olma ihtimalim, seni isteme ihtimalim budur dedi.
Adam daldı birden. İyi ihtimaldi aslında, hiçten fazlasına ulaşabilme ihtimaline sarılmışken çoğa yaklaşmıştı nasıl olduğunu bile anlamadan. İyi ihtimal, geri kalan kırka inat yüksek bir sayı, mutlu olma ihtimali
Mutsuz değildi aslında, sadece saçma sapanlığın ortasında yalnız başına takılıyordu da yanına yancı bekle
Cennetin rengini izledim bugün..
Şimdiye kadar belki de hiç farkında olmadığım bir çok şeyi gözüme gözüme soktu bu pamuk kıvamlı film. Öncelikle; elimde ne var bunun farkında bile değildim, sonra asıl meseleyi gördüm, bahşedilene ne kadar az şükretmişim..
Öyle içten ağlıyorduki küçük çocuk, öyle duygu yüklüydü ki film..
Biz de gurbette dört arkadaş oturduk izledik ağladık ve öğrendik. Katması gerekeni fazlasıyla katt
Birinden bir şey istersin ve direkt cevap verir, Hayır! Bu harika bir şey. Yok, saçmalamıyorum; çünkü eğer bir insandan bir şey istediğinizde Evet ya da Hayır demiyorsa, istediğiniz şeyin hayatınızı etkilediği vakit kadar sıkıntı çekmeye hazır olun.
Acaba, mümkün mü ki, olabilir mi, belki de, neden olmasın, niye böyle olsun, olamaz, ah keşke olsa, umutluyum, imkânsız, yok daha neler, hadi ama lütfen, öf pöf Bu ve benzeri yakınmalar, çırpınmalar yold
GECE KUŞU VE BİR HAYAL
E.A.Pye
Bir şiiri tersten yazmak gibi
Önce delilik aşılamakla başlar damarlarına
Afyonun kokusuyla sarhoş olmak
Doğumundan binlerce yıl önce ölmüş
Bir adama aşık olmak,
Ölüm mertebesine ulaşmak
Sanatla atması şah damarının
Onsuz yaşayamamak bir nevi
Zamana lanet okuyup
Geçmişe dönmek istemekle devam eder
Tanrılara yalvarırsın sonra
Bir hayat daha ona!
Fakat sesini duyan yok
Dileğini kabul, sana merhamet eden yok
Satır arala
Sadece yazmak istiyordum.
Aklıma gelen şeyler arasında en yapılabilecek olanı buydu.
Ve yazıyorum, ah ne mutlu aklımdan geçen istediğim bir şey, ve ben bunu yapabiliyorum.
Şükür..
Ama bir şeyi bilmiyordum; ne yazmam lazım, nasıl? Yazdığım sorulara bakınca; galiba iki şey bilmiyordum.Eğer bir bardak olsaydım, bir sürahinin gelip bana içini dökmesini beklerken tuzla buz olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ederdim. Ya da dalında bir vişneyken kimin dişleri arasında ezilirim